NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
78 - (1022) حدثني
سويد بن سعيد.
حدثني حفص بن
ميسرة عن موسى
بن عقبة، عن
أبي الزناد،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم:
"قال
رجل: لأتصدقن
الليلة بصدقة.
فخرج بصدقته
فوضعها في يد
زانية. فأصبحوا
يتحدثون: تصدق
الليلة على
زانية. قال:
اللهم! لك
الحمد على
زانية.
لأتصدقن
بصدقة. فخرج
بصدقته
فوضعها في يد
غني. فأصبحوا
يتحدثون: تصدق
على غني. قال:
اللهم ! لك
الحمد على
غني. لأتصدقن
بصدقة. فخرج
بصدقته
فوضعها في يد
سارق. فأصبحوا
يتحدثون: تصدق
على سارق.
فقال: اللهم ! لك
الحمد على
زانية وعلى
غني وعلى
سارق. فأتي
فقيل له: أما
صدقتك فقد
قبلت. أما الزانية
فلعلها تستعف
بها عن زناها.
ولعل الغنى
يعتبر فينفق
مما أعطاه
الله. ولعل
السارق يستعف
بها عن سرقته".
{78}
Bana Süveyd b. Saîd
rivayet etti. (Dediki): Bana Hafs b.
Meysera, Mûsâ b. Ukbeden, o da Ebû'z-Zinâd'dan, o da A'rac'dan, o da Ebû
Hureyre'den, o da Nebi (Saallallahu Aleyhi ve. Sellem)'den naklen rivayet etti.
Şöyle buyurmuşlar:
«Bir adam: Ben, bu gece
mutlaka bir sadaka vereceğim; dedi, ve sadakasını çıkararak bir fahişenin eline
verdi. Derken halk: bu akşam bir fahişeye sadaka verildi, diye lâf etmeye
başladılar. O adam: Yâ Rabbî bir fahişeye sadaka verdiğim için sana hamd olsun.
Ben behemahâl bir sadaka (daha) vereceğim; dedi. Ve sadakasını çıkararak bir
zenginin eline verdi. (Bu sefer) halk (yine):
— Bir zengine sadaka verildi; diye lâf etmeye
başladılar. Sadaka veren adam:
— Yâ Rabbî! Bir zengine sadaka verdiğim için
sana hamd olsun. Ben elbette bir sadaka (daha) vereceğim; dedi ve sadakasını
çıkararak onu bir hırsızın eline verdi. Halk (yine):
— Bir hırsıza sadaka verildi! diye lâf etmeye
başladılar. Bunun üzerine sadaka veren zât:
— Yâ Rabbî Bir fahişeye, bir zengine ve bir
hırsıza sadaka verdiğim için sana hamd olsun; dedi.
Sonra (rüyasında) ona
gelenler oldu ve:
— «Senin sadakan kabul olundu. Fahişeye
gelince: Umulur ki bu sadaka sebebiyle zinasından vazgeçip namuslu olur. Umulur
ki: Zengin de İbret alır da, Allah'ın kendine verdiği maldan infâk eder. Ve
yine umulur ki: Hırsız da bu sadaka sebebiyle hırsızlığından vazgeçerek namuslu
bir adam olur; dediler.»
İzah
Bu hadîsi Buhari ile
Nesâî «Zekat» bahsinde tahric etmişlerdir.
Sadaka vermeyi adayan zâtın
ismi malûm değildir. Yalnız îmam Ahmed b. Hanbel‘in, İbni Lehi'a tarikiyle
A'rac'dan naklettiği rivayette bu zâtın Benî îsrail'den Olduğu büdîrilmiştir.
Sadakasını evvelâ bir
fahişeye sonra bir zengine, daha sonra hırsıza vermesi kasdi değil, onların
hâllerini bilmediğindendir.
Halkın diline düşerek
sadakasını müstahikknıa vermediğini adayınca, yaptığı işten dolayı Allah'a
hamdetmiştir.
Ayni' nin beyânına
göre: Bundan maksadı ya inkâr yahut teaccübdür. Eğer inkârı kastetmişse mânâ
şudur: Bu zât sadakasını müstahikkına vermek istemiştir. Ve yüzde yüz kabul
olunacağını ümid ettiği için sözünü yeminle te'kîd etmiştir. Sonradan
sadakasının bir fahişe ve bir hırsız eline düştüğünü anlayınca, bunlardan daha
kötü hâili olanlara tesaadüf etmediği için Allah'a hamd eylemiştir.
Teaccübe gelince:
Şaşılacak bir şey görüldüğü zaman Allah'a hamd ederek ta'zîmde bulunmak
âdettir. Nitekim bir çok defalar şaşılacak bir hâl görülünce «Sübhânallah»
denilir.
Tıybi diyor ki: «Bu
zâtın bir fahişeye sadaka verdiği halkın diline düşünce, yaptığı iş'e kendisi
de şaşmış ve Allah'a hamdetmiştir.
Hadisdeki
«Alâzâniyetin» sözü mahfuz bir fiile mutaallıktır.»
Aynî mahfuzun fiilin
«Ben sadaka mı verdim?» mânâsına gelen «Etesaddaktu» olduğunu söylemiştir.
Yine Aynî' nin beyânına
göre bâzıları bu cümlenin mânâsını anlayamamışlardır.
Burada şöyle bir suâl
hatıra gelebilir: «Hamd-ü sena yalnız iyi şeyler için yapıldığı hâlde bu zât
n'için fahişe ve emsaline verdiği sadakadan dolayı Allah'a hamdetmiştir.
Bu suâlin cevâbını
Kirmânî vermiş ve: «Sana hamd ederim... demek: Fahişeye verilen sadakadan
dolayı hamd bana değil sanadır yâ Rabbî« Çünkü bu iş benim değil, senin
irâdenle olmuştur, .demektir. Allah'ın her irâdesi güzeldir hattâ kâfirlere
nzık vermeyi irâde buyurması bile güzeldir.» demiştir.
Sadaka veren zâta kimin
geldiği bildirilmemiştir. Ayni' nin beyânına göre o, bunu ya rüyasında görmüş,
yâ bir melek veya başka biri tarafından kendisine nida edilmiş yahut zamanın
Nebii tarafından haber verilmiştir. Bir âlimin fetvası olmak ihtimâli de
vardır.
Ebû Nuaym'ın
«Müstahrec»'inde tahric ettiği rivayette: «Söylentiler o zâtın fenasına gitti.
Derken rüyasında, kendisine gelenler oldu ve:
— Allah Azze ve Cell
senin sadakanı kabul etti; denildi.» buyurularak hadisenin rüya hâlinde geçtiğine
işaret olunmuştur.
Taberânî' nin
rivayetinde dahî rüya hâlinde geçtiği zikredilmiştir.